skip to Main Content

Letonya’da yaşam – II

Yağmurlu bir bahar sabahından merhabalar,

Efendim nerdeyse Nisan ayının sonuna gelmemize rağmen halen tam olarak sıcak havalara kavuşmuş değiliz. Letonya bana biraz Bolu’yu hatırlatıyor. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde okurken 2-3 yıl kadar Bolu’da yaşamıştım ve Letonya’nın iklimide bana orayı hatırlatıyor biraz; Dokuz ay kış üç ay yaz :) Madem söz havalardan açıldı buranın iklimi ve coğrafyası hakkında birkaç şey paylaşayım.

Letonya’nın baharını ve yazını anlatayım önce ki kışından korkup gelmemezlik etmeyin buralara :)
Sanırım bahar mevisiminin güzel olmadığı hiçbir yer yoktur. Allah bu konuda doğaya cömertliğini sunup her yeri güzellikleriyle donatır. Letonya’da bahar demek karların erimesi, doğanın yavaş yavaş yeşillenmesi, bazen su taşkınları ve seller ama en güzeli Beyaz Huş ağacının öz suyu ve Kuldiga’daki Avrupa’nın en geniş şelalesini zıplayarak aşmaya çalışan balıklar demek. Karların erimesiyle beraber Letonya’nın genelinde su taşkınları ve seller meydana gelirki artık bu çok normal hale gelmiş burada. Letonya nehirleri ve gölleriyle çok sulak bir ülke zaten, elbette bataklıklarıda var. Gerçi bu kadar su kaynağı olmasına rağmen daha bir kez güzel tadımlı bir su içmiş değilim burada. Sanırım bunun sebebi Türkiye’deki gibi suyun dağlardan değil (dağ tepe yok zaten burada) direkt toprak altından çıkması ve minarel bakımından zayıf olması. Şahsi görüşümdür herhangi bir bilimsel veriye dayanmıyor :) Nehirleri genelde kahverenginde; Nerede bizim o yeşil ırmaklarımız derelerimiz…

Hus agaci oz suyu

Hus agaci oz suyu

Neyse konuyu fazla dağıtmayalım ve size Beyaz Huş ağacının öz suyundan bahsedeyim. Nisan ayı itibariyle Letonlar huş ağacının üzerine delik açaraktan bu ağacının öz suyunu biriktirip içerler. Gerçekten taze huş ağacı öz suyunun tadı ferahlatıcı ve lezizdir ama bir kaç ağzı açık bir şişede kalırsa asitleşip o ilk günkü tadını kaybediyor. Letonlar bu suyun çok sağlıklı ve şifalı olduğuna inanıyorlar ki inanmamak elde değil. Eğer Letonya’yı Nisan ve Mayıs aylarında ziyaret ediyorsanız bu öz suyunu Central Market’te ya da küçük pazarlarda pet ve cam şişeler içerisinde satıldığını görebilirsiniz. Bu öz suyunun tam olarak ağaçtan nasıl yapıldığını görmek istiyorsanız buradan ayrıntılarını okuyabilirsiniz (İngilizce) ya da şuradan videosunu izleyebilirsiniz.

Kuldiga’daki zıplayan balıkları anlatmayı unutmadım elbette :) Daha bir hafta önce kendi gözlerimle şahit olduğum bu güzelliğe Kuldiga isimli küçük bir şehir ev sahipliği yapıyor.Anladığım kadarıyla nehrin yukarısına yumurtalarını bırakmak isteyen balıklar şelaleyi geçmek için büyük bir çaba sarfediyorlar.

Ben yarım saat izlememe rağmen bir tane bile geçen göremedim ama o kadar balık her sene oraya geldiğine göre şelaleyi aşıp amacına ulaşanlar var demekki :) Nisan ayından Mayıs ayının ortasına kadar bu olayın sürdüğünü söylediler ama internette yaptığım araştırmaya göre Ekim ayında da görülebiliyormuş ama Nisan-Mayıs ve Ekim aylarında zıplayıp şelaleyi aşmaya çalışan balık türleri farklıymış. Nisan-Mayıs aylarında Vimba Vimba, Ekim ayında ise Salamon salar cinsi balıklar yumurtalıyormuş. Bu kadar balıktan bahsettik ama şehirde yaptığımız 1 saatlik yürüyüş içerisinde bir tane balık restaurantı bulamadık. Acı ama gerçek, bulduğumuz küçük bir bistroda Norveç somunu yedik ve Riga’ya geri döndük :(Bu arada Kuldiga’daki şelalenin önündeki taş köprünün inşaatında Türklerinde çalıştığını öğrenmek biraz şaşırtıcı oldu benim için ama ilginç bir öyküsü var. 18. yüzyılda Türk-Rus savaşında esir alınan Türklerin bazıları Letonya’ya gelmiş ve Letonya’da değişik bölgelerde esir tutulmuş ya da çalıştırılmış. Cesis’teki Türk şehitliğide o zamanlarda kalma zaten (Bu konuyu başka zaman anlatırım). Kuldiga hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için buraya bakabilirsiniz. Zıplayan hamsilerde ha buradadur uşağum :)

Aklıma gelmişken Kuldiga’ya giderken yolumuz üzerinde İsveç Şapkası (Zviedru Cepure) adında bir yere uğradık. Letonya’da pek dağ, tepe, yokuş bulmak kolay olmadığı için hemen burayı değerlendirelim dedik ve kış sporları için bilinen bir yer olan Zviedru Cepure’de Rodel adı verilen kaykaylara bindik, yaz içinde değişik aktiviteleri var. Kaykay diyorum ama bobsleigh’e benzeyen bir şey sadece tekerlekli ve yazın yapılıyor. Buradan tam olarak nasıl bir şey olduğunu görebilirsiniz.

Letonya’da yaz çok daha uzunca anlatılması gereken bir mevsim bence. Onca ay kar, kış, kıyamet, kısa ve güneşsiz günler derken Yaz mevsimine kavuşan Letonlar her anını çok iyi değerlendiriyor. Tabii yaz kısa ama geceleri uzun. Bir Kuzey ülkesi olan Letonya’da Beyaz Geceler (Baltā Nakts) meşhurdur. Günlerin uzun olduğu yaz mevsiminde özellikle Haziran ayında gece 12’ye kadar dışarının aydınlık olması sizi şaşırtmasın. Kışın gün yüzü görmeyen bu insanlar için bu kadar kıyakta olsun ama di mi? :)

Ihlamur ağacı (Liepa)

Ihlamur ağacı (Liepa)

Yazın Letonya’da en çok sevdiğim şey Ihlamur ağaçları (Liepa) sanırım. Letonya’nın ulusal simgelerinden biri olan Ihlamur ağacını her yerde görmeniz mümkün. Özellikle de Riga Old Town’daki Özgürlük Anıtının etrafındaki parkta dolaşırken dikkat edin. Aylardan Temmuz – Ağustos’sa derin derin içinize çekin o güzel ıhlamur kokusunu. Ben özellikle yağmurdan hemen sonra güneş açmışsa bu parklara gidiyorum ki çocukken kış sabahları annemin kaynattığı ıhlamur çayı gibi, kokusunu tüm şehirde hissetmek mümkün oluyor. Ihlamur ağacının Letonya’daki bir diğer önemi ise kadın figürünü temsil etmesi. Letonya’nın eski adetlerine göre doğan her kız çocuğu için bir ıhlamur ağacı dikiliyormuş. Tabii erkekleri unutmamışlar, erkekleride Meşe ağacı temsil ediyor. Ben bunu biraz manidar buldum ama neyse… :) Meşe ve Ihlamur ağacını Leton kültürünün her yerinde görebilirsiniz. Motiflerinde, şarkılarında ve sanat eserlerinde. Bu arada Ihlamur ağacının çok şifalı olduğuna inandıkları için, bu ağaçtan bir çok kocakarı ilacı yaptıklarını duymuştum. En çok hoşuma giden kullanım yeri ise saunalar. Yazın toplanıp kurutulan ıhlamur yapraklarını süpürge gibi sauna duvalarına asıyorlar (çiçekleri dallardan ayırıyorlar). Sauna hazırlanırken bu yapraklar kaynar su konulan bir leğenin içine yatırılıyor ve saunanın içerisinde bekletiliyor. Sonra şifa niyetine bu yaprakları sıcak sudan çıkartıp yüzünüze bastırığ derin derin nefes alıyorsunuz burnunuzdan. Vermiş olduğu ferahlık anlatılamaz ancak yaşanır :) Ha birde bu yapraklarla size güzel bir masaj yapıyorlar saunadaki o daha da başka. Fikir sahibi olmak adına şu videoya bakabilirsiniz ama dikkatli olan görüntüler bazı ziyaretçileri rahatsız edebilir benden söylemesi. Öyle herkese açık yerde izlemeyin :) Masaj yapılırken yaprakları havada savurmaya başladıklarında vücudunuzda hissedilen sıcaklık inanılmaz derecede yüksek bu arada.

Siyah kuş üzümü (Black current)

Siyah kuş üzümü (Black current)

Gelelim yazın ormanlarda ve çalılıklarda toplanana siyah kuş üzümü, çalı çilekleri ve böğürtlenlere. Yazın Letonya’da her yerde bulabileceğiniz bu meyveler çok meşhurdur. Ormanlar zebil bunlarla dolu olduğu için gidip istediğiniz kadar toplayabilirsiniz. Çok sağlıklı ve lezzetli olduklarından yazdan şoklanıp derin dondurucularda saklanan bu meyveler kış aylarında yeniden çerez gibi servis edilir. Bu Leton ormanları çok güzel olduğu kadar kötü bir yanıda var sivrisinekler. Letonya’da sivrisineklere karşı hiçbir ilaçlama yok haberiniz olsun ve bu hiç sevmediğim hayvanlar yabancıların kanınıda ayrıca bir seviyorlarki, Letonlar rahat rahat otururken yanınızda, siz sinekleri çeken kamyon farı gibi oluyorsunuz. İlaç milaç ne fayda, kot pantolonun üzerinden bile ısırıyor aşırı gelişmiş bu sivrisinekler haberiniz olsun. Geçen yazki rekorum toplamda 19 ısırık iki elimde ve günlerce geçmedi. Üstüne bir de Lüksenburg’a gitmem gerekmişti iş dolayısıyla, resmen vebalı gibi bakıyordu herkes bana.

Neyse bu kadar kusur kadı kızında da olurmuş. Her şey mükemmel olacak diye bir şart yok. Biz de olduğu kadarıyla yaşamaya devam edeceğiz. Bizi izlemeye devam edin :)

Letonya’daki tecrübelerimi paylaştığım ilk yazımı Letonya’da yaşam – I sayfasından ve daha sonraki yazımı da Letonya’da yaşam – III sayfasından okuyabilirsiniz.  Tüm yazılımı görmek için Blog linkine tıklamanız yeterli.
Eğer Letonya’da ya da Avrupa’da oturum izni alarak yaşamak istiyorsanız benimle İletişim sayfasından irtibata geçebilirsiniz.

This Post Has 17 Comments
  1. Hocam süper olmuş. Bir de Letonca ile ilgili bir yazı yazmanızı bekliyorum 🙂 Merak ediyorum nasıl bir dil. Bunları birinci ağızdan duymak çok güzel olur diye düşünüyorum.

    Site tasarım ve içindekiler açısından da harika bu arada 🙂

    İyi günler

    1. Rusça’yla arasında büyük bir benzerlik yok.Ama yinede benzerlikler var.Mesela fiillerin mak,mek eki diyebiliriz.Letonca’da runajat ( konuşmak/soylemek ) , Rusça’da gulyat(gezmek) gibi..

      Letonca Rusça’ya göre çok daha yavas konusulan bir dil.Bu nedenle çok daha kolay anlayabilirsiniz. (:

  2. Abi bu yazını yeni okudum. Bende Abant İzzet Baysalda okudum. 2011 de lisansım bitti, şu anda yüksek lisans ders dönemim bitmek üzere. Tez döneminde de ilk yarı yıl Rezeknede olcam. Bunları gördükçe sabırsızlanıyorum… 🙂

    1. Rezekne’ye gitmedim hiç ama Letonya’nın doğusu pek iyi durumda değil haberin olsun. Çok büyük beklentilerle gitme 🙂

  3. merhaba,sayfanız çok güzel olmuş.ben eylülde rigaya master eğitimi için geleceğim.ancak aylık ortalama nekadar para harcarım hiç bir fikrim yok.iş bulma ihtimalim nedir fikrinizi alabilirmiyim bu konuda?

    1. Hasan merhaba,

      Ne iş yaptığını ya da hangi alanda iş aradığını bilemediğim için yorum yapmam mümkün değil.

  4. Vay be bende Letonya vatandaşlığına geçeceğim daha 16 yaşındayım 🙂 Kışlarına ölünür! 🙂

  5. Yazı süper, zaten Baltık Ülkeleri ayrı bir güzel. Spa videosunu izledikten sonra aklıma geldi. Masaj Terapistiyim, acaba masörlük iş imkanları nasıl, gidebilirsek iş bulabilir miyiz? merak ettim 🙂

  6. […] tecrübelerimi paylaştığım ilk yazıları Letonya’da yaşam – I ve Letonya’da yaşam – II yazılarımdan okuyabilirsiniz.  Tüm yazılımı görmek için Blog linkine tıklamanız […]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top